Bu blog yazımda sizlerle 2020 yılının gündemi Covid-19 ve yaşamımız üzerindeki etkisinden bahsetmek istedim. Aslında blog okurlarımı biraz düşündürmek istiyorum. Yazımın finalinde ise sizi harika hissettirecek bir film önerisinde bulanacağım. Tam olarak 8 aydır alışık olmadığımız bir dönemin içindeyiz. Süregelen yaşam standartlarımızın dışında bir form ve henüz tam olarak sonlanmış değil.
Genel anlamda bireysel ve toplumsal olarak oldukça etkilendiğimiz bu dönemde, online terapi yöntemi ile birçok danışanım oldu. Dijital seçenekler, biz psikologları da bu döneme özel ve güvenli bir yöntem olan dijital terapiye yönlendirdi. Online terapi adıyla daha çok bilinen bu terapilerde, danışanlarımın benzer durumlar çevresinde dolanıyor olması, insan olarak hepimizin aslında hemen aynı duyguları deneyimlediğimizi bir kez daha gösterdi bana. Bu dönem, standart yaşam tarzımızı tamamen değiştirdiği için birey olmak, ebeveyn olmak, eş olmak, çocuk olmak dahil zorlayıcıydı. Eğer blog sitemde ilk olarak bu yazıyı okuyorsanız, duygularımızın dilini iyi bilmemizin önemini anlatan ilk blog yazımı da okuyunuz lütfen! Sosyal medyada da instagram / @psikologbusrainal kullanıcı adımla beni takip edebilirsiniz. Aktif olarak iş yaşamım sürerken, yaşanılan bu dönemde durup, evlere kapandığımız anda ben de dijital dünyaya daha çok zaman ayırabilir hale geldim. Bu dönemde, instagram üzerinden yaptığım paylaşımlar sonrası hem Türkiye’ nin bambaşka illerinden, ilçelerinden hem de yurt dışından danışanlarım oldu. Korona virüs ile artan boşanma oranları da hem sayfamda işlediğim bir konu oldu hem de bu durum için birçok danışmanım oldu.
( https://www.instagram.com/p/B_PD1vNpxHh ) Bu dönemin artan boşanma oranlarını nasıl ve neden tetiklediğini yine ayrı bir başlık altında incelemek ve sizlere sunmak isterim.
Bizler yaşanılan bu dönemde, her alanda yaşama dair yeni pozisyonlar almak durumunda kaldık. Süreç bitti normale dönülebilir denildiği gün bile artık o bizim için başka bir normal olacak gibi görünüyor. En az yiyip içtiklerimiz kadar, bireysel olarak ilişkilerimizden de beslenen bir yapımız var. Doğamız ve süre gelen yaşam şeklimiz böyle. Birlikte üretiriz ve paylaşırız…Psikoloji de bütünsel bir yaklaşımla zihin, beden ve ruhu birbirinden ayıramayız. Bedenlerimiz de durdu bu dönemde. Virüsün yaşanması ile birlikte durduk! Evet durduk bir anda. Dijital bir yaşama zaten entegre olan bir nesil dışında hepimiz zorlandık açıkçası. İçimize döndük! Çeşitli sorularımız oldu. Kendimizi yalnız hissettik. Özgürce dolaşabilme, sosyalleşme adına kısıtlamalara maruz kaldık. Uzun zaman önce terk ettiğimiz doğayı özledik bir anda hepimiz. İlk başlarda her açıdan şaşkın olduğumuz ve panik duyduğumuz aynı zamanda da süreçte ne olacağını merak ettiğimiz bu döneme dair görüşüm; naçizane yine bizim içindi.
Belki de kendimizi, içimizi dinleyecek kadar zaman bulamadığımız bir yaşamı sürüyorduk. Böylelikle durduk, beden evimize girdik, bu durma hali ile virüsten korunduğumuz kadar içimizdeki virüsleri de tespit ettik belki de diyerek sizi tebessüm ettirmek isterim. Blog yazılarım için devam eden süreçte de sizlere terapi tadında yazılar sunmaya devam edeceğim. Bu yazının finaline ise siz yetişkinler için çocuğunuz ile birlikte ve ailecek izleyebileceğiniz bir animasyon filmi önerisi bırakmak istedim. Filmin adı; Ters Yüz. Duygularımızı keşfetmek ve ana duygularımızın bizi muazzam şekilde hangi örgülerden geçirdiğini bilmek, kendi içimizde, keşiflerle dolu bir yolculuk deneyimi sunar.
Sevgiyle kalın!